Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Aralık 2011 Çarşamba

her şeyin fazlası sendin,
sonra her şeyin fazlası zarar dediler,
sonra sen gittin,
şimdi her şeyden uzağım,
fazlası her neyse vermeye razıyım,
nerdesin?..
mandalina kabuklarına kokunu sakladım,
çayın sıcaklığına avuçlarını,
ıhlamur kokan dudaklarını özledim,
üşümek dert değil de,
bu kış gelsen diyorum...

6 Aralık 2011 Salı

11 Aralık

daha bilinmeden üzerine kavgalar edilen tarih.
ve yine hiç sonu olmayan eksiklik tadı.
hiç birinin olamamayı ömrünüz boyu sevdiniz mi?
hiç olmadığı halde hayatınızda,
hiç olmadığı kadar dağıttı mı sizi biri?
ölümden döndünüz mü o yerde,
defalarca öldünüz mü tek bir günde,
hiç olmadığı halde biri hayatınızda,
bağıra bağıra sövdünüz mü ona?
ve bağıra bağıra gitti mi?
gittiği için mi farklıydı,
hiç olmadığı halde,
bu kadar kocaman olduğu için mi?
gittiğinde de,
tekrar geldiğinde de,
 hiç sevmediğimde de,
çok sevmiştim...
küçüktün öyle bir giderdin ki,
büyüdün yine öyle bir gittin ki...
gitmek,büyüdü sayende...

3 Aralık 2011 Cumartesi

yalnızlığımdan değerli olana.

onca susuş, onca kaçış sana kadarmış
onca anı, onca söz dudaklarına kadar.
onca çaba, onca yaşamak-ölmek, defalarca...

yalnızlığım her şeyden kıymetli demiştim,
fakat,
sen yalnızlığımdan da güzeldin.

yalanlar sana dokunduğunda gerçek oldu
sevgilim...

abajurlar vadisi.

Geçen gün tv de gezinirken TRT ekranlarında "SENDE GİTME" adlı diziye rastladım, aradan bir 5 dk geçtikten  sonra kendimi gülmekten alamıyordum, yanlış anlaşılmasın dizi komedi dizisi falan değil aksine dram. Ama filmdeki tüm iç mekanlarda yanık vaziyette bulunan abajurlar vardı: evde,hastane de bir başka evde... Anlayabiliyorum iyi bir ışık yakalamak istemişler, dolgu ışık kullanmak istemişler her şey izleyici için fakat az çok bu işin içinde olanlar anlarlar ki bunun tek yolu her yere abajur koymak değildir. Bir de gece sahnelerinde sadece kullanılsa yine anlarım. Fakat gündüz vakti bizim yatağımızın kenarına koyduğumuz abajurların tüm iç mekanlarda kullanılması dikkatli bir izleyici için inanılmaz bir absürtlük yaratmış. Sanıyorsunuz ki dizi alacakaranlık kuşağında falan geçiyor herhalde. Ama değil bildiğin Anadolu da geçen bir dizi. Neyse sonuç olarak dizinin ışık ekibinin bundan sonra daha dikkatli davranacağını umuyorum.

22 Kasım 2011 Salı

Gökyüzündeki kelebek'e.

Korkuyorum bu kadar güzel olmandan,
Korkuyorum sana hayranlığımı;
sadece bu güzelliğe bağlaman dan.
Bir kelebek olup uçmandan,
o küçücük hayata sıkıştırdığın,
o güzel renklerine,
bir şey olmasından korkuyorum.
Güzel olan her şeyin,
sonunda kötü bitmesi,
kötü olan her şeyin,
bir iz bırakması...
yormaz mı bizi?
yorulmanı değil,
sana ömür katmayı diliyorum...





15 Kasım 2011 Salı

Bir klibin analizi"İZMİR-METİN AROLAT"

Bir kere şunu belirtmeliyim ki son zamanlarda yapılmış en iyi İzmir şarkısıdır Metin Arolat'ın bu şarkısı. Ve ben daha albüm yeni çıktığından bu yana bu şarkıyı beğenip daha kimse bilmezken İzmir yolunda, üniversitemden İzmir'e dönerken zevkle dinlerdim. Şarkıyı sevmeye başlayınca uzun süre nasıl bir klip olacak, umarım klip çekilir şeklinde düşünceler beliriyor insanın kafasında. Uzun süre klip beklenip daha sonra çekileceği belli olunca da bir yandan sevinip diğer yandan ise ben olsam şöyle çekerdim diye kafamda hayal etmeye başladım Radyo,Sinema ve TV mezunu biri olarak ister istemez. Ve en büyük korkum şu idi: klibin İzmir de çekilmemesi. Bu kadar güzel bir İzmir şarkısında İzmir görüntülerinin olması gerekirdi bana göre; o zaman dolu dolu bir klip olacaktı kanımca. İzmir de çekilmemesi korkusu da şuradan geliyor: Sinemadan biliyorum ki bir çok konusu, her şeyi İzmir de geçen film İzmir de çekilmedi. Aslında bunu da anlayabiliyorum mesafe demek daha çok para harcanması demek, hazır İstanbul da çekmek varken. Metin Arolat'ın İzmirli olması beni daha da umutlandırmıştı aslında. Ne var ki an itibari ile az önce klibi izlemiş bulunmaktayım. Daha önce twiter üzerinden Metin Arolat ile bu konuyu az da olsa konuşma fırsatı bulmuştum ve klibin İzmir de çekilmeyeceğinden haberdardım. Kendisi bana şarkının içinde İzmir de geçer diye bir ifade olmadığını tebessüm ederek söylemişti. Ama buna rağmen klibin sonunda, klipte İzmir ile ilgili hiç bir şey geçmez iken İzmir-Edremit tabelasını gayet hızlı bir pan ile gözümüze sokarcasına gösterme gereği duyabiliyordu :) buradan kendisine seslenmek istiyorum :) Bunun dışında klipte Metin Arolatı klasik bir otostopçu hikayesi içerisinde izliyoruz. Özge Hanım ile olan planları ve Özge Hanım'ın tekli planları ve genel itibari ile klipteki soft ışık kullanımı çok hoş. Hep aynı geçişlerin bir süre sonra göz yorduğunu söylemek istesem de Metin Arolat'ın atını kaybetmiş kovboy şeklinde çolak arazilerde elinde gitarı ile dolaşması da gayet sevimli. Sonuç itibari ile hayal edilen her şey yapılanı gördükten sonra beklendiği gibi olmaz diyorum. Ve bir gün İzmir ile alakalı bir eser'in yine Güzel İzmir'de kayıta geçmesini umuyorum. Belki Metin Bey, İzmir de bir film çeker , neden olmasın:) bizde vesile oluruz. Buradan da Metin Arolat'ın bir film çekmesini istediğimi belirtmeden edemiyorum. Bence çok farklı bir iş ortaya çıkabilir. Reklamcılık alanında aldığı ödüllerin yanına böyle bir film ödülünü de koysa hiç fena olmaz. Ömer Yargı gibi bir ustanın asistanlığını yapmış biri zaten o yeterliliğe fazlası ile sahiptir de. Yazımı ve yazımda geçenleri bir yergi olarak değil, naçizane bir fikir olarak algılayacağını Metin Arolat'ın biliyorum. Kendisi twitter'dan yazdıklarıma bile cevap verecek mütevazılıkta  kompleksiz bir insan çünkü...